30 Temmuz 2011 Cumartesi

REOLOJİ: TEMEL KAVRAMLAR


Reoloji kelimesi seramik sözlüğünü eklenmiş güncel bir kelimedir: seramikçilerin sıklıkla uğraştığı problemleri içerir.
Reoloji - Yunanca "reo" "akış" ve "logo" ise "çalışma" anlamındadır- yani akışın çalışması anlamındadır. Bu terim hem katıların (örneğin tozlann reolojisi) hem de akışkanların (örneğin sliplerin ve hatta gazların reolojisi) akışını içerir. Bu maddeler seramikçinin çok fazla ilgi alanındadır, bunlar üretim döngüsünün her aşamasıyla, özellikle gövdelerin ve sırların yaş öğütülmesi ve karo üzerinde sır uygulamalannda, yakından ilgilidir.
Seramik teknisyenin karşılaştığı en büyük problemlerden biri teknik terimi etrafındaki pratik uygulama yönünden tercüme etmesidir.
"sır yağ gibi akıyor", baloncuklu", tankta çöktü ve sertleşti", çok fazla inceldi", "değirmen tıkandı" ve "slip dondu" gibi kelimeler ve düşünceler fabrika yorumlarıdır. Bu ampirik ifadeler reolojik faktörlerin üretim prosesini nasıl etkilediği hakkında büyük bilgiler vermektedir. Henüz bu bilgi deneme-yanılma metodu üzerine kurulmuş bir bilgidir.
Bununla birlikte, seramik endüstrisi bu kesin olmayan bilgilere yıllarca itimat etmiş ve üretim proseslerini kontrol altında, az veya çok, tutmuşlardır. Üretim döngüleri daha yavaş ve ürün değişimi daha az sıklıkta olduğundan, bu seviyedeki bilgi yeterliydi.
Şu anda, yeni teknolojilerin gelişimi ve hızlı değişen ürün ve sırlar ile, olayların ampirik bilgilerini oluşturmak için yeterli uzun zamanlar yoktur.
Bunun yerine, sır veya gövde slipi standartlaştırılmış ölçüm birimlerine göre tanımlı ürün standartlanna tam uymalıdır.
Viskozite hakkında bazı bildiler vererek başlayalım. Bu terim her gün karşılaşılan ve akışın daha kolay veya zor olması ile ilgili olan bir terimdir.
Net bir tanımlama için, ilgili fiziksel ölçümü tam anlamıyla açıklamak gereklidir.
Kabaca bir tabirle viskozite akışkanı belli bir hıza ulaştırmak için gerekli efor olarak tanımlanabilir.
İlk iş hareket eden bir akışkanın bir yarış arabası gibi hızına söz edilmemesine açıklık getirilmelidir.
Eğer öyle olsaydı, akışkanlar, arabanın tüm bileşenleri gibi, aynı yönde hareket ederlerdi.
Örneğin, boş bir bardağa düşen su damlasının hızından bahsedebiliriz, bütün damla camın kenarlarına göre göreceli olarak hareket eder ve bundan dolayı hızı katedilen mesafe ve zaman oranından - yarış arabası gibi - tanımlanır.
Bir tüp içerisinde akan bir akışkan farklı şartlara maruz kalmaktadır: tüp duvarı ile temasta olan akışkan bölümü, merkezdeki bölümüne göre daha yavaş hareket eder. Akışkanın tam net hızı tüp içerisindeki pozisyonuna göre değişiklik gösterir, merkezde maksimuma ulaşırken, duvarla tarafındakiler minimumdur.
Duvardan merkeze doğru gidildikçe hız sabit olarak artar, bu hiçbir molekülün aynı yönde hareket edemeyecek olmasından veya cam içine düşememesindendir.
Bunun yerine, iç sürtünmeden kaynaklı olarak, akışkan içerisindeki diğer moleküller tarafından engellenir.
Tüp daha geniş olursa akışkanın akması daha kolay olacaktır çünkü merkez bölümdeki taneler, duvar tarafındakilere göre daha az sürtünmeden etkileneceklerdir. Veya eşit çaplı tüplerde, merkez bölgede moleküller arasında daha az sürtünme olan daha hızlı akacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder